Berlin’in hükümet bölgesinde aşırı sağcı, ırkçı, antisemitist ve komplo ideolojisi mitinglerine karşı yürütülen kampanyanın itici gücü BERLIN GEGEN NAZIS’in partner ağından geldi. “Bündnis für ein weltoffenes und tolerantes Berlin” ittifakı tarafından Pariser Platz’da düzenlenen miting, şehrin temsili merkezi, aşırı sağcıların, komplo teorilerine inananların ve Reichsbürger vatandaşlarına uygun olmadığı aksine kozmopolit ve açık bir şehir olduğunu göstermek için net bir sinyal gönderdi.
Kampanyaya katılan kuruluşların temsilcileri konuşmalarında hükümet bölgesindeki anti-demokratik gösterileri protesto etme ihtiyacına değindiler. DGB Berlin-Brandenburg bölge müdürü Daniel Wucherpfennig, Berlin-Brandenburg-Schlesische Oberlausitz (EKBO) Protestan Kilisesi Genel Müfettişi Ulrike Trautwein ve Berlin-Brandenburg Hümanist Derneği Eyalet Temsilcisi Dr. Bruno Osuch, Brandenburg Kapısının önünde, hükümet bölgesinin aşırı sağcılık, ırkçılık, antisemitizm ve komplo ideolojisi için bir zemin olmaması gerektiğini açıkça ifade ettiler. Berlin-Brandenburg Türkiye Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Sözcüsü Ayşe Demir’de bir örnek verdi:
“Özellikle Berlin gibi çeşitliliğin ön planda olduğu bir şehirde, Reichstag ve Brandenburg Kapısı gibi yerler çeşitliliğin ve kozmopolitliğin sembolleri olmalıdır. Burada toplumun sağa kaymasına ve ırkçılığa karşı açık ve net bir sinyal verilmelidir.”
Üzerinde üç ayı bulunan büyük bir fotoğraf duvarı ve kampanya sloganının yazılı olduğu bir tabela, yoldan geçenlere ve turistlere kendilerini spontane ve yaratıcı bir şekilde konum alma fırsatı sundu. Birçok kişi farklı dillerde hazırlanmış olan “Buh!” pankartlarını açma fırsatı yakaladı. Bunu yaparken, neo-Naziler, ırkçılar veya antisemitler insanlık dışı ideolojileriyle kentsel alanı işgal etmeye çalıştığında sesini yükselten ve tavır alan, çeşitlilik barındıran bir şehir için konuştular.
Ayrıca, ABD Büyükelçiliği önünde düzenlenen “Reichsbürger” spektrumundan bir mitinge doğru pankartları tuttular. Bu yelpazeden gelen insanlar düzenli olarak hükümet mahallesinde mitingler düzenlemekte ve bu mitinglere çoğu zaman müdahale edilmemektedir. Prusya ve siyah-beyaz-kırmızı Reich bayraklarıyla yapılan bu gösteriler pek çok kişiye gülünç geliyor ve o gün de yoldan geçen pek çok kişi alaycı bir kızgınlık hissediyordu.
Ancak “#NoBackdrop” mitingi, bu yelpazenin ideolojisinin ve Reichsbürger’de düzenli olarak bulunan silahların oluşturduğu tehlikelere defalarca dikkat çekti. Aynı zamanda yoldan geçen birçok kişi ve turist, fotoğraf duvarının önünde ve arka planda “Reichsbürger”-Mitingine karşı almış oldukları net pozisyon ile poz verme fırsatını yakaladı.
Kampanyaya ayrıca hükümet bölgesi sakinleri, TIPI – Kanzleramt, GRIPS Tiyatrosu ve Akademie der Künste (AdK)’ de katıldı. AdK, “#NoBackdrop” kampanyasının tanıtımını gün boyunca özel olarak tasarlanmış bir video ile duvar ekranını kullanarak gerçekleştirdi.
“Pariser Platz’daki akademi binasının cam cephesi açıklık ve demokratik katılımı temsil etmektedir. Brandenburg Kapısı gibi Berlin’in merkezi simgelerinin önünde aşırı sağcı ve ırkçı sloganların yeniden atılmasını protesto ediyoruz.”
AdK Başkan Yardımcısı Kathrin Röggla
Kampanyaya dahil olan ve başlangıç etkinliği sırasında dağıtılan kampanya broşürünü 16 dile çeviren dil öğrenme firması babbel‘e de çok teşekkürler.
Miting ve fotoğraf duvarındaki katılımcı aksiyon hükümet bölgesindeki başlangıç etkinlikleriydi. “BERLIN – No Backdrop for Nazis/Keine Kulisse für Nazis!” kampanyası Berlinlilere ve turistlere hükümet mahallesindeki aşırı sağcı, ırkçı, antisemit ve komplo ideolojik etkinliklere karşı tavır almaları için daha fazla fırsat sunmayı amaçlıyor.
Daha fazla fotoğraf, arka plan bilgisi ve ses kaydı Instagram’da.
Ayrıntılı basın açıklamasının tamamı PDF (almanca) olarak.
Özel fotoğraflar: Berlin gegen Nazis/Florian Boillot
Fotoğraf duvarı: Werkstatt für alles | Maskeler: Wintercroft